Nafaka, Türk Medeni Kanunu tarafından düzenlenmiş durumlarda, mahkeme kararıyla bir eşin, diğer eşe veya bir kişinin (örneğin babası, annesi, çocuğu vb.) yardıma muhtaç olan yakınına ödemekle yükümlü tutulduğu bir ödeneği ifade eder. Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre, nafaka kelime anlamıyla “Geçinmek için gerekli olan şeylerin bütünü, geçimlik.” ve “Birinin geçindirmekle yükümlü bulunduğu kimselere, mahkeme kararıyla bağlanan aylık.” olarak tanımlanmıştır.
Nafaka, genellikle boşanan eşler arasında uygulanan bir hukuki düzenleme olarak algılansa da, aslında kişinin yardıma muhtaç olan yakınına yönelik “yardım nafakası” adı altında bir ödeme yükümlülüğünü içerebilir.
Türk Medeni Kanunu, tedbir nafakası, yoksulluk nafakası, iştirak nafakası ve yardım nafakası olmak üzere dört farklı nafaka türünü düzenlemektedir.
NafakaTürleri
Ülkemizde dört farklı nafaka türü uygulanmaktadır. Her nafaka tipinin hukuki statüsü, hem kanunda hem de uygulamada ayrı ayrı düzenlenmiştir. Bu nedenle, her bir nafaka türü için farklı şartlar öngörülmüş ve her somut olay kendi özelinde değerlendirilmelidir. Hukuk sistemimizde bulunan nafaka türleri şunlardır:
Tedbir Nafakası,
Yoksulluk Nafakası,
İştirak Nafakası ve
Yardım Nafakası
1) Tedbir Nafakası
Tedbir nafakası, boşanma davası sürecinde talep edilebilen bir nafaka türüdür. Bu nafaka, boşanma davası öncesinde veya sırasında ekonomik olarak daha zor durumda olan eşe, diğer eş tarafından ödenir. Tedbir nafakasına hükmedilebilmesi için kusur şartı aranmaz. Örneğin, aldatılan eş dahi, ne kadar tartışma konusu olursa olsun, tedbir nafakası talep edebilir.
*Tedbir Nafakası ve Şartları*
2) Yoksulluk Nafakası
Yoksulluk nafakası, boşanma kararıyla birlikte, boşanmada daha ağır kusurlu olmayan ancak ekonomik olarak yoksulluğa düşecek ve diğer eşe göre daha zor durumda olan eşe ödenen bir nafaka türüdür.
*Yoksulluk Nafakası ve Şartları*
3) İştirak Nafakası
İştirak nafakası, velayeti kendisine verilmeyen eşin, ergin olmayan ortak çocuğunun masraflarına kendi ekonomik imkanları doğrultusunda katkıda bulunması amacıyla hükmedilen bir nafaka türüdür. İştirak nafakası, mahkeme kararıyla velayet hakkını elde eden eşe ödenir. Velayeti devralan eş, bu iştirak nafakasını çocuğun giderlerinde kullanarak, diğer eşin de müşterek çocuğun masraflarına ekonomik olarak katılımını sağlar. Bu şekilde, çocuğun üstün yararı ilkesine uygun bir yasal ve ekonomik çerçeve oluşturulmuş olur.
*İştirak Nafakası ve Şartları*
4) Yardım Nafakası
Yardım nafakası, bir kişinin ihtiyaç halindeki yakınlarına ekonomik destek sağlamak amacıyla hükme bağlanan bir nafaka türüdür. Türk Medeni Kanunu’na göre, yardım etmekle yükümlü olunan kişiler sınırlı bir şekilde belirlenmiştir. Kanunun 364/1. maddesine göre, herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek üstsoyu, altsoyu ve kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. Bu yükümlülüğü yerine getirmeyenler aleyhine yardım nafakasına hükmedilebilir.
Ergin olmuş çocuklar için iştirak nafakasının talep edilemeyeceğini belirtmiştik. Ancak, ergin çocuklar için diğer tüm şartlar sağlanıyorsa, iştirak nafakası değil, yardım nafakası talep edilebilir. Bu talebi artık ergin olan çocuk bizzat kendisi yapar ve bu davanın sonucunda yardım nafakasına hükmedilmesi durumunda ödemeler doğrudan çocuğa gerçekleştirilir.
Boşanma Davasında Nafaka Talebi
Nafakaya ihtiyaç duyan veya duyacağını düşünen taraf, boşanma davası sürecinde ayrı bir nafaka davası açmak yerine, zaten açılacak olan boşanma davasında nafaka talebinde bulunabilir. Nafaka, boşanma davasının bir parçasıdır ve boşanma davası ile birlikte talep edilmesinde herhangi bir sakınca yoktur. Hatta bu, usul ekonomisi açısından tercih edilmesi gereken bir durumdur.
Nafaka talebi, anlaşmalı boşanma davasında ve çekişmeli boşanma davasında da geçerlidir. Anlaşmalı boşanma davasında nafakaya hükmedilmesi, iştirak nafakasına ilişkin istisnai durumlar haricinde tarafların iradesine bağlıdır. Ancak çekişmeli boşanma davasında nafaka talebi, ileri sürülen tüm hususların ispat edilmesini veya en azından hakim nezdinde nafakaya hükmedilmesi gerektiğine dair bir kanaatin oluşturulmasını gerektirir.
A)AnlaşmalıBoşanmaDavalarındaNafaka
Anlaşmalı boşanma davası, tarafların boşanma, boşanmanın ferileri (nafaka, tazminat, velayet), ziynet eşyaları ve mal paylaşımı gibi konularda tam bir anlaşma sağladıkları durumda, birlikte imzalayacakları anlaşmalı boşanma protokolünü boşanma davası dilekçesine ekleyerek mahkemeye sunmalarıyla gerçekleşir. Hukuki bir engel bulunmadığı takdirde, bu süreç tek bir duruşmada tamamlanır.
Anlaşmalı boşanma protokolünde nafaka talep edilmemişse, sonradan maddi ve manevi tazminat veya yoksulluk nafakası talep etmek mümkün olmaz. Çünkü boşanmada maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakasının şartları arasında kusur şartı da bulunur ve anlaşmalı boşanma sonrasında kusur tespiti yapılamaz. Bu sebeple, anlaşmalı boşanma davasında talep edilmeyen yoksulluk nafakasının daha sonra talep edilmesi mümkün değildir. Ancak ergin olmayan çocuk için belirlenen iştirak nafakası, kamu düzenine ait bir durumdur. Bu nedenle, anlaşmalı boşanma protokolünde iştirak nafakası ile ilgili bir madde bulunmasa bile, boşanma kararının ardından ayrı bir nafaka davası açılarak iştirak nafakası talep edilebilir. Bu süreçte “çocuğun üstün yararı ilkesi” dikkate alınır.
Taraflar iştirak nafakasından vazgeçseler bile, bu konuda dava açılabileceği veya sonradan anlaşılan miktarın artırılabileceği unutulmamalıdır. Çünkü iştirak nafakası, çocuğun lehine hükmedilen bir nafaka olduğu için tarafların feragati geçerli olmaz. Hatta günümüzde, aile mahkemesi hakimleri tarafından anlaşmalı boşanma davalarında çocuğun giderleriyle ilgili olduğu ve kamu düzenine ait olduğu gerekçesiyle, taraflarca talep edilmese bile cüzi bir miktar iştirak nafakasına resen (kendiliğinden) hükmedildiği gözlemlenmektedir.
B) Çekişmeli Boşanma Davasında Nafaka
Çekişmeli boşanma davasında, anlaşmalı boşanma davalarından farklı olarak, tarafların istek ve iradeleri tek başına yeterli olmaz. Taraflar arasında ihtilaf bulunan , çekişmeli olan konular, hukuki delillerle ispatlanmalı ve hakim, taleplere ilişkin vicdani kanaat oluşturacak kadar güçlü bir şekilde karar vermeye yönlendirilmelidir. Bu nedenle çekişmeli boşanma davasında, dava sürecinde tedbir nafakası talep edilebilir ve dava sonrasında yoksulluk ve iştirak nafakasına karar verilebilir.
Çekişmeli boşanma davası sırasında, daha sonra yoksulluk ve/veya iştirak nafakası olarak devam etmesi için tedbir nafakasına karar verilebilir. Bu durumda, genellikle aile mahkemesi hakimleri, aynı velayet konusunda olduğu gibi Sosyal ve Ekonomik Durum İnceleme Raporu’nun düzenlenmesini ve mahkemeye sunulmasını beklerler. Ancak acil durumların varlığında hakim, raporun beklenmeksizin tedbir nafakasına karar verebilir.
Tedbir nafakasına yapılan karara itiraz etmek mümkündür. Bu itiraz için kesin deliller sunulmalıdır. Örneğin, nafaka ödeyen eş, ekonomik durumunun nafakayı karşılamaya uygun olmadığını veya ödeme yeteneğinin, ara kararda belirtilen miktarı ödemeye elverişli olmadığını kanıtlayacak belgeler sunmalıdır. Kira sözleşmesi, kira, aidat ve fatura ödeme dekontları, kredi ödeme dekontları gibi belgeler bu doğrultuda kullanılabilir.
Boşanma kararıyla birlikte verilen yoksulluk veya iştirak nafakasına karşı mahkeme tarafından verilen nihai karara karşı istinaf yoluna başvurulmalıdır. Boşanma davası süresince verilen tedbir nafakası, ilamsız icra takibi ile takip edilebilir. Ancak iştirak ve yoksulluk nafakaları artık ilam hükmünde olduğu için ilamlı icra yoluna başvurulmalıdır.
Nafaka Davası
Nafaka davası, çekişmeli veya anlaşmalı bir boşanma sırasında nafaka talebinde bulunmayan tarafın, boşanma davasının tamamlanması ve kesinleşmesinden sonra nafaka talebinde bulunma isteği durumunda ortaya çıkar. Boşanma sürecinde nafaka talep edilmemesi, ilerleyen dönemde nafakanın talep edilemeyeceği anlamına gelmez. Bununla birlikte, bu durum genel kural olmakla birlikte, zamanaşımı ve kusur tespiti gibi faktörlere bağlı olarak çeşitli istisnalar da bulunmaktadır. Bu istisnalara kısaca değineceğiz ve nafaka davasıyla ilgili detaylı bilgileri aşağıdaki alt başlıklar altında sunmaya çalışacağız.
Nafaka davalarıyla ilgili olarak önemli bir hususa dikkat çekmek istiyoruz: Anlaşmalı boşanma davasında yoksulluk nafakası talep edilmemesi veya bu haktan açıkça feragat edilmiş olması durumunda, ilerleyen süreçte nafaka davası açılarak yoksulluk nafakası talebinde bulunmak mümkün değildir. Çünkü haktan açıkça feragat edildiyse, zaten mevcut bir hak söz konusu değildir. Feragat edilmemiş olsa da herhangi bir talepte bulunulmamış ve bu nedenle yoksulluk nafakasına hükmedilmemişse, kusur durumunun tespiti gerektiğinden dolayı sonradan yoksulluk nafakasına karar verilemez. Çünkü anlaşmalı boşanma davasında herhangi bir kusur tespiti yapılmamıştır. Ancak iştirak nafakası, çocuğun üstün yararına ve kamu düzenine ilişkin olduğu için kusur şartı aranmaz ve velayet hakkı kendisinde bulunan taraf, her zaman diğer tarafa karşı iştirak nafakası talebinde bulunabilir.
a) Taraflar
Nafaka davasının tarafı, boşanma sebebiyle maddi sıkıntı yaşayan veya çocuğun masraflarını karşılamak için destek arayan kadın veya erkek ile eski eşidir. Aynı şekilde, ülkemizde daha nadir görülen durumlardan biri olan yardım nafakası davası söz konusu olduğunda, nafaka yükümlüsünün babası, annesi, kardeşi veya çocukları da davacı olabilir.
b) İspat ve Deliller
Nafaka davasında talepte bulunan kişi, yoksulluk nafakası istiyorsa, boşanma sebeplerinden dolayı diğer eşe göre tam kusurlu veya daha ağır kusurlu olmadığını gösteren kesinleşmiş mahkeme kararını sunmalıdır. Aynı zamanda boşanmanın nedeniyle maddi sıkıntıya düşeceğini kanıtlayabilmek için banka kayıtları, hesap dökümleri, tanık beyanları, sigorta kayıtları, tapu kayıtları, kolluk araştırması ve sosyal ekonomik durum (SED) araştırması, bilirkişi raporu gibi çeşitli delilleri sunmalı ve yoksulluk durumunu doğrulamalıdır.
İştirak nafakası talep ediyorsa, çocuğun giderlerini fatura, fiş, makbuz, dekont, banka hesap dökümleri, e-posta ve mesajlaşma kayıtları gibi hukuki delillerle ispatlamalıdır. Ayrıca, çocuğun velayeti kendisine verilmeyen diğer ebeveynin ekonomik durumunun çocuğun giderlerine katkıda bulunabilecek düzeyde olduğunu ortaya koymalıdır. Bu konuda gerekirse, yukarıda belirtilen delillere ek olarak kolluk ve diğer kamu görevlileri aracılığıyla sosyal ve ekonomik durum araştırması yapılmalıdır.
c) Zamanaşımı veya Hak Düşürücü Süreler
Türk Medeni Kanunu’nun 178. maddesi net bir şekilde belirtiyor ki, boşanma davasının sonuçlanması ve bu kararın kesinleşmesinden itibaren bir yıl geçtikten sonra, nafakaya ilişkin talep hakları zaman aşımına uğrayacaktır.
Bu süre, hak düşürücü değil, zamanaşımı süresidir. Bu nedenle mahkeme tarafından otomatik olarak göz önüne alınmaz; karşı taraf, zamanaşımı savunması sunmadıkça bu nedenle reddedilmez. Ancak, davalı tarafından zamanaşımı itirazında bulunulması durumunda dava, zamanaşımı nedeniyle reddedilir.
d) Görevli ve Yetkili Mahkeme
Nafaka davalarında yargı yetkisi, genellikle Aile Mahkemesi’ne aittir. Ancak, Aile Mahkemesi’nin bulunmadığı yerlerde yetkili mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olup, Asliye Hukuk Mahkemesi bu tür davaları Aile Mahkemesi sıfatıyla ele alır.
Nafaka davalarındaki yargı yetkisiyle ilgili özel bir düzenleme, Türk Medeni Kanunu’nun 177. maddesinde yer almaktadır.
Türk Medeni Kanunu 177. Madde
“Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında, nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.“
Ancak Türk Medeni Kanunu 177. madde özel hüküm niteliğinde olup Hukuk Muhakemeleri Kanunun 6. maddesinde düzenlenen genel yetki kurallarını ortadan kaldırmayacaktır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu 6. Madde
“Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.“
Bunlarla birlikte , boşanma davası ardından açılacak olan nafaka davalarında yetkili mahkemeler davalının , dava açılış tarihindeki yerleşim yeri mahkemesi ya da davacının yerleşim yeri mahkemesi olacaktır.
Nafaka Nedir ? Nafaka Türleri , Nafaka Davası
Nafaka Nedir?
Nafaka, Türk Medeni Kanunu tarafından düzenlenmiş durumlarda, mahkeme kararıyla bir eşin, diğer eşe veya bir kişinin (örneğin babası, annesi, çocuğu vb.) yardıma muhtaç olan yakınına ödemekle yükümlü tutulduğu bir ödeneği ifade eder. Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre, nafaka kelime anlamıyla “Geçinmek için gerekli olan şeylerin bütünü, geçimlik.” ve “Birinin geçindirmekle yükümlü bulunduğu kimselere, mahkeme kararıyla bağlanan aylık.” olarak tanımlanmıştır.
Nafaka, genellikle boşanan eşler arasında uygulanan bir hukuki düzenleme olarak algılansa da, aslında kişinin yardıma muhtaç olan yakınına yönelik “yardım nafakası” adı altında bir ödeme yükümlülüğünü içerebilir.
Türk Medeni Kanunu, tedbir nafakası, yoksulluk nafakası, iştirak nafakası ve yardım nafakası olmak üzere dört farklı nafaka türünü düzenlemektedir.
Nafaka Türleri
Ülkemizde dört farklı nafaka türü uygulanmaktadır. Her nafaka tipinin hukuki statüsü, hem kanunda hem de uygulamada ayrı ayrı düzenlenmiştir. Bu nedenle, her bir nafaka türü için farklı şartlar öngörülmüş ve her somut olay kendi özelinde değerlendirilmelidir. Hukuk sistemimizde bulunan nafaka türleri şunlardır:
Tedbir Nafakası,
Yoksulluk Nafakası,
İştirak Nafakası ve
Yardım Nafakası
1) Tedbir Nafakası
Tedbir nafakası, boşanma davası sürecinde talep edilebilen bir nafaka türüdür. Bu nafaka, boşanma davası öncesinde veya sırasında ekonomik olarak daha zor durumda olan eşe, diğer eş tarafından ödenir. Tedbir nafakasına hükmedilebilmesi için kusur şartı aranmaz. Örneğin, aldatılan eş dahi, ne kadar tartışma konusu olursa olsun, tedbir nafakası talep edebilir.
*Tedbir Nafakası ve Şartları*
2) Yoksulluk Nafakası
Yoksulluk nafakası, boşanma kararıyla birlikte, boşanmada daha ağır kusurlu olmayan ancak ekonomik olarak yoksulluğa düşecek ve diğer eşe göre daha zor durumda olan eşe ödenen bir nafaka türüdür.
*Yoksulluk Nafakası ve Şartları*
3) İştirak Nafakası
İştirak nafakası, velayeti kendisine verilmeyen eşin, ergin olmayan ortak çocuğunun masraflarına kendi ekonomik imkanları doğrultusunda katkıda bulunması amacıyla hükmedilen bir nafaka türüdür. İştirak nafakası, mahkeme kararıyla velayet hakkını elde eden eşe ödenir. Velayeti devralan eş, bu iştirak nafakasını çocuğun giderlerinde kullanarak, diğer eşin de müşterek çocuğun masraflarına ekonomik olarak katılımını sağlar. Bu şekilde, çocuğun üstün yararı ilkesine uygun bir yasal ve ekonomik çerçeve oluşturulmuş olur.
*İştirak Nafakası ve Şartları*
4) Yardım Nafakası
Yardım nafakası, bir kişinin ihtiyaç halindeki yakınlarına ekonomik destek sağlamak amacıyla hükme bağlanan bir nafaka türüdür. Türk Medeni Kanunu’na göre, yardım etmekle yükümlü olunan kişiler sınırlı bir şekilde belirlenmiştir. Kanunun 364/1. maddesine göre, herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek üstsoyu, altsoyu ve kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. Bu yükümlülüğü yerine getirmeyenler aleyhine yardım nafakasına hükmedilebilir.
Ergin olmuş çocuklar için iştirak nafakasının talep edilemeyeceğini belirtmiştik. Ancak, ergin çocuklar için diğer tüm şartlar sağlanıyorsa, iştirak nafakası değil, yardım nafakası talep edilebilir. Bu talebi artık ergin olan çocuk bizzat kendisi yapar ve bu davanın sonucunda yardım nafakasına hükmedilmesi durumunda ödemeler doğrudan çocuğa gerçekleştirilir.
Boşanma Davasında Nafaka Talebi
Nafakaya ihtiyaç duyan veya duyacağını düşünen taraf, boşanma davası sürecinde ayrı bir nafaka davası açmak yerine, zaten açılacak olan boşanma davasında nafaka talebinde bulunabilir. Nafaka, boşanma davasının bir parçasıdır ve boşanma davası ile birlikte talep edilmesinde herhangi bir sakınca yoktur. Hatta bu, usul ekonomisi açısından tercih edilmesi gereken bir durumdur.
Nafaka talebi, anlaşmalı boşanma davasında ve çekişmeli boşanma davasında da geçerlidir. Anlaşmalı boşanma davasında nafakaya hükmedilmesi, iştirak nafakasına ilişkin istisnai durumlar haricinde tarafların iradesine bağlıdır. Ancak çekişmeli boşanma davasında nafaka talebi, ileri sürülen tüm hususların ispat edilmesini veya en azından hakim nezdinde nafakaya hükmedilmesi gerektiğine dair bir kanaatin oluşturulmasını gerektirir.
A) Anlaşmalı Boşanma Davalarında Nafaka
Anlaşmalı boşanma davası, tarafların boşanma, boşanmanın ferileri (nafaka, tazminat, velayet), ziynet eşyaları ve mal paylaşımı gibi konularda tam bir anlaşma sağladıkları durumda, birlikte imzalayacakları anlaşmalı boşanma protokolünü boşanma davası dilekçesine ekleyerek mahkemeye sunmalarıyla gerçekleşir. Hukuki bir engel bulunmadığı takdirde, bu süreç tek bir duruşmada tamamlanır.
Anlaşmalı boşanma protokolünde nafaka talep edilmemişse, sonradan maddi ve manevi tazminat veya yoksulluk nafakası talep etmek mümkün olmaz. Çünkü boşanmada maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakasının şartları arasında kusur şartı da bulunur ve anlaşmalı boşanma sonrasında kusur tespiti yapılamaz. Bu sebeple, anlaşmalı boşanma davasında talep edilmeyen yoksulluk nafakasının daha sonra talep edilmesi mümkün değildir. Ancak ergin olmayan çocuk için belirlenen iştirak nafakası, kamu düzenine ait bir durumdur. Bu nedenle, anlaşmalı boşanma protokolünde iştirak nafakası ile ilgili bir madde bulunmasa bile, boşanma kararının ardından ayrı bir nafaka davası açılarak iştirak nafakası talep edilebilir. Bu süreçte “çocuğun üstün yararı ilkesi” dikkate alınır.
Taraflar iştirak nafakasından vazgeçseler bile, bu konuda dava açılabileceği veya sonradan anlaşılan miktarın artırılabileceği unutulmamalıdır. Çünkü iştirak nafakası, çocuğun lehine hükmedilen bir nafaka olduğu için tarafların feragati geçerli olmaz. Hatta günümüzde, aile mahkemesi hakimleri tarafından anlaşmalı boşanma davalarında çocuğun giderleriyle ilgili olduğu ve kamu düzenine ait olduğu gerekçesiyle, taraflarca talep edilmese bile cüzi bir miktar iştirak nafakasına resen (kendiliğinden) hükmedildiği gözlemlenmektedir.
B) Çekişmeli Boşanma Davasında Nafaka
Çekişmeli boşanma davasında, anlaşmalı boşanma davalarından farklı olarak, tarafların istek ve iradeleri tek başına yeterli olmaz. Taraflar arasında ihtilaf bulunan , çekişmeli olan konular, hukuki delillerle ispatlanmalı ve hakim, taleplere ilişkin vicdani kanaat oluşturacak kadar güçlü bir şekilde karar vermeye yönlendirilmelidir. Bu nedenle çekişmeli boşanma davasında, dava sürecinde tedbir nafakası talep edilebilir ve dava sonrasında yoksulluk ve iştirak nafakasına karar verilebilir.
Çekişmeli boşanma davası sırasında, daha sonra yoksulluk ve/veya iştirak nafakası olarak devam etmesi için tedbir nafakasına karar verilebilir. Bu durumda, genellikle aile mahkemesi hakimleri, aynı velayet konusunda olduğu gibi Sosyal ve Ekonomik Durum İnceleme Raporu’nun düzenlenmesini ve mahkemeye sunulmasını beklerler. Ancak acil durumların varlığında hakim, raporun beklenmeksizin tedbir nafakasına karar verebilir.
Tedbir nafakasına yapılan karara itiraz etmek mümkündür. Bu itiraz için kesin deliller sunulmalıdır. Örneğin, nafaka ödeyen eş, ekonomik durumunun nafakayı karşılamaya uygun olmadığını veya ödeme yeteneğinin, ara kararda belirtilen miktarı ödemeye elverişli olmadığını kanıtlayacak belgeler sunmalıdır. Kira sözleşmesi, kira, aidat ve fatura ödeme dekontları, kredi ödeme dekontları gibi belgeler bu doğrultuda kullanılabilir.
Boşanma kararıyla birlikte verilen yoksulluk veya iştirak nafakasına karşı mahkeme tarafından verilen nihai karara karşı istinaf yoluna başvurulmalıdır. Boşanma davası süresince verilen tedbir nafakası, ilamsız icra takibi ile takip edilebilir. Ancak iştirak ve yoksulluk nafakaları artık ilam hükmünde olduğu için ilamlı icra yoluna başvurulmalıdır.
Nafaka Davası
Nafaka davası, çekişmeli veya anlaşmalı bir boşanma sırasında nafaka talebinde bulunmayan tarafın, boşanma davasının tamamlanması ve kesinleşmesinden sonra nafaka talebinde bulunma isteği durumunda ortaya çıkar. Boşanma sürecinde nafaka talep edilmemesi, ilerleyen dönemde nafakanın talep edilemeyeceği anlamına gelmez. Bununla birlikte, bu durum genel kural olmakla birlikte, zamanaşımı ve kusur tespiti gibi faktörlere bağlı olarak çeşitli istisnalar da bulunmaktadır. Bu istisnalara kısaca değineceğiz ve nafaka davasıyla ilgili detaylı bilgileri aşağıdaki alt başlıklar altında sunmaya çalışacağız.
Nafaka davalarıyla ilgili olarak önemli bir hususa dikkat çekmek istiyoruz: Anlaşmalı boşanma davasında yoksulluk nafakası talep edilmemesi veya bu haktan açıkça feragat edilmiş olması durumunda, ilerleyen süreçte nafaka davası açılarak yoksulluk nafakası talebinde bulunmak mümkün değildir. Çünkü haktan açıkça feragat edildiyse, zaten mevcut bir hak söz konusu değildir. Feragat edilmemiş olsa da herhangi bir talepte bulunulmamış ve bu nedenle yoksulluk nafakasına hükmedilmemişse, kusur durumunun tespiti gerektiğinden dolayı sonradan yoksulluk nafakasına karar verilemez. Çünkü anlaşmalı boşanma davasında herhangi bir kusur tespiti yapılmamıştır. Ancak iştirak nafakası, çocuğun üstün yararına ve kamu düzenine ilişkin olduğu için kusur şartı aranmaz ve velayet hakkı kendisinde bulunan taraf, her zaman diğer tarafa karşı iştirak nafakası talebinde bulunabilir.
a) Taraflar
b) İspat ve Deliller
Nafaka davasında talepte bulunan kişi, yoksulluk nafakası istiyorsa, boşanma sebeplerinden dolayı diğer eşe göre tam kusurlu veya daha ağır kusurlu olmadığını gösteren kesinleşmiş mahkeme kararını sunmalıdır. Aynı zamanda boşanmanın nedeniyle maddi sıkıntıya düşeceğini kanıtlayabilmek için banka kayıtları, hesap dökümleri, tanık beyanları, sigorta kayıtları, tapu kayıtları, kolluk araştırması ve sosyal ekonomik durum (SED) araştırması, bilirkişi raporu gibi çeşitli delilleri sunmalı ve yoksulluk durumunu doğrulamalıdır.
İştirak nafakası talep ediyorsa, çocuğun giderlerini fatura, fiş, makbuz, dekont, banka hesap dökümleri, e-posta ve mesajlaşma kayıtları gibi hukuki delillerle ispatlamalıdır. Ayrıca, çocuğun velayeti kendisine verilmeyen diğer ebeveynin ekonomik durumunun çocuğun giderlerine katkıda bulunabilecek düzeyde olduğunu ortaya koymalıdır. Bu konuda gerekirse, yukarıda belirtilen delillere ek olarak kolluk ve diğer kamu görevlileri aracılığıyla sosyal ve ekonomik durum araştırması yapılmalıdır.
c) Zamanaşımı veya Hak Düşürücü Süreler
Türk Medeni Kanunu’nun 178. maddesi net bir şekilde belirtiyor ki, boşanma davasının sonuçlanması ve bu kararın kesinleşmesinden itibaren bir yıl geçtikten sonra, nafakaya ilişkin talep hakları zaman aşımına uğrayacaktır.
Türk Medeni Kanunu 178. Madde
“Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.“
Bu süre, hak düşürücü değil, zamanaşımı süresidir. Bu nedenle mahkeme tarafından otomatik olarak göz önüne alınmaz; karşı taraf, zamanaşımı savunması sunmadıkça bu nedenle reddedilmez. Ancak, davalı tarafından zamanaşımı itirazında bulunulması durumunda dava, zamanaşımı nedeniyle reddedilir.
d) Görevli ve Yetkili Mahkeme
Nafaka davalarında yargı yetkisi, genellikle Aile Mahkemesi’ne aittir. Ancak, Aile Mahkemesi’nin bulunmadığı yerlerde yetkili mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olup, Asliye Hukuk Mahkemesi bu tür davaları Aile Mahkemesi sıfatıyla ele alır.
Nafaka davalarındaki yargı yetkisiyle ilgili özel bir düzenleme, Türk Medeni Kanunu’nun 177. maddesinde yer almaktadır.
Türk Medeni Kanunu 177. Madde
Kategoriler
Son Yazılar
Arşivler